Basın Açıklaması: Yapı Kredi Bankası’nda skandallar sürüyor

Yapı Kredi Bankası, basın açıklamamızdan sonra Nadide Kısa’nın mobbingçi şube müdürünü işten çıkardı. Ancak hatasını alelacele başka hatalarla kapatmaya çalışıyor. Banka, herhalde finansal sorunlarını hafifletmek için işçi kıyımını tercih etti. 40 yaş üzeri 138 şube müdürünü emeklilikte yaşa takılanlar ordusuna dahil etti. Oysa Yapı Kredi’de mobbing münferit değil, kurumsal. İş barışı sağlanmadıkça mobbing, ayrımcılık ve psikososyal riskler azaltılamaz. Banka yönetimi göze batan personelden gizlice kurtulmaya çalışmak yerine çalışanlara güven verecek bir çalışma tarzını tercih etmelidir. Yapı Kredi Bankası’ndaki emek skandallarını basına ve kamuoyuna açıklıyoruz.

Banka çalışanları adına basına ve kamuoyuna,

Finans sektöründe daha önce Yapı Kredi Bankası ve emsalleri, Akbank, ING Bank, Finansbank ve Denizbank çalışanlarının şahit olduğumuz çalışan yönetimi skandallarını gündeme getirmiştik. Yapı Kredi’de hastalıklı bir çalışma temposu vardır, işyerinde çatışmalı bir yönetim stratejisi güdülmektedir. İşletmenin bu tercihinin, banka çalışanları arasında son zamanlarda yaşanan ciddi sağlık kayıpları ve ölümlerin sorumlusu olduğuna dair kuvvetli şüpheler oluşmaktadır. Bu yetmezmiş gibi, şimdi de bankanın finansal krizlerine toplu işten çıkarmalarla çare üretilmektedir. Yapı Kredi Bankası, finans sektörünün genelinde karşılaştığımız emek yönetimindeki skandalların simgesi olmuştur.

Yapı Kredi Bankası, emsalleri gibi aşırı çalışmayı özendirmektedir. Bunun sonucunda işyerleri çatışmalı ortamlar haline gelmekte, mobbinge ve ayrımcılığa zemin oluşmaktadır. Mobbing ve ayrımcılık personel yönetim stratejisi haline gelmektedir. Şahit olunan uygunsuz ve adaletsiz uygulamalardan bazıları şunlardır: Hedef baskısıyla aşırı çalıştırılan, iş için ameliyatını ertelemesi istenen, hak arayışı en üst düzey yöneticilerden itibaren bir suç ortaklığı içine girilerek mobbingle susturulmaya çalışılan bankacılar var. Bilhassa kadın çalışanlara eziyet ediliyor, süt izni kullanmaları kandırmacayla engelleniyor. Kayırmacılık yapılıyor ve pozisyonlar kötüye kullanılıyor. Sağlık hizmetlerinden yararlanmak zorlaştırılıyor. SGK yerine özel sağlık güvencesi kullanıldığı halde özel kuruluşların raporları kabul edilmiyor. Çalışanların yüklü sağlık giderlerini kendilerinin karşılaması ve işletmenin sonradan ödemesi yoluna gidilerek sağlık güvencesinin temel mantığına aykırı davranılıyor. Sağlık personeline baskı yapılarak çalışanlar lehine “çalışamaz” raporu ve benzeri tedbirler uygulamaları engelleniyor. Çalışanların üst yönetimle iyi niyetli temas arayışları oyalamak ve aleyhe bilgi toplamak için kötüye kullanılıyor. Tüm bunlar, işçileri tuzağa düşürerek imal edilen “yüksek performans” pastasının yöneticiler arasında bölüşülmesi esnasında yaşanıyor.

Banka yönetimi, daha yüksek kazanç umarken aşırı çalışmanın ve stresin bedelleri olduğunu görmezden gelmektedir. Yapı Kredi Bankası’nda çalışanlar çeşitli düzeylerde fiziksel ve ruhsal sağlık kayıplarıyla karşı karşıyadır. Son birkaç ayda onlarca yapı kredi çalışanı, ruhlarını ve bedenlerini işgal etmek için el ele tutuşan, birbiriyle yarışan kalp krizi, kanser gibi hastalıklar yüzünden yaşamını yitirmiş, depresyon sonucu intihar etmiştir. Bazı çalışanlar sağlıksız çalışma ortamı ve baskıdan kaynaklanan kronik rahatsızlıklardan yakınmaktadır. Bu olayların bazıları basına yansımıştır. İşletme içi sağlık hizmeti büyük oranda taşerona devredilmiş ve sağlık personelinin bağımsız çalışma imkânları mobbing ve iç çatışmalarla engellenmiştir. Bu çapta, uluslararası ortaklı bir işletmenin sağlık personelinin ücretlerinin bir kısmının elden verilmesi utanç vericidir. Borçlar kanunu, işvereni çalışanların sağlığını ve esenliğini korumak, işyerinde mobbingi engellemek konusunda yükümlü kılmaktadır. Yapı Kredi Bankası bu borcu ödemedikçe kazancını katlayacağına inanmıştır.

Yapı Kredi Bankası’nın emek yönetimi skandalları bankaya yıllarını vermiş, emeklilik yaşına ulaşmamış yetişmiş personelin topluca işten atılması ile yeni bir aşamaya geçmiştir. Banka aylardır 40 yaş üzeri personelini işten çıkarmakta ve yerlerine ucuz beyaz yakalı işgücü almaktadır. Geçtiğimiz günlerde 138 şube müdürü çeşitli yöntemlerle topluca işten çıkarılmıştır. Bu çalışanların başka iş bulma imkanları yoktur, artık “emeklilikte yaşa takılanlar” ordusuna dahil edilmişlerdir. Bu da aileleriyle birlikte bundan sonraki hayatlarını zorluk içinde sürdürecekleri anlamına gelmektedir. Bu perişanlığın sorumlusu bankanın kendi finansal kriziyle mücadele yöntemi olarak personel kıyımını seçmesidir. Banka yönetimi, sayelerinde yükseldiği çalışanlar kadar topluma da zarar vermekte, kazancının karşılığında ortaya çıkan borcu ödemekten kaçınmaktadır.

Bankanın çalışma koşullarındaki ve emek yönetimindeki skandallar Nadide Kısa’nın beyin kanaması sonucu kaybı ve sonrasında yaşananlarla açığa çıkmıştır. Nadide Kısa’nın mobbingçi şube müdürü, terfi niyetine Kadıköy Altıyol şubesine gönderilmiştir. Banka yönetimi, emsali şube müdürlerinin neredeyse iki katı kazanç sağlayan bu başarılı şube müdürüne “dokunamamıştır”. Bu başarılı performans, yeni şubede de bir çalışanın müşterilerin gözü önünde bayılmasına ve başka skandallara sebep olmuştur. Çatışmalı işyeri yönetimi stratejisi elbette cezasızlıkla desteklenmektedir. Bu cezasızlık, bankanın “etik” adı altındaki kurumlarına güvensizliği artırmaktadır. Çalışanlar adalet ve “etik” beklentisiyle yaptıkları başvurularda verdikleri bilgilerin araştırılmadığını, bunun yerine yönetimle paylaşılarak aleyhlerine hazırlık yapmakta kullanıldığını düşünmektedir.

Konu ile ilgili basın açıklamamızın ardından Nadide Kısa’nın şube müdürü ancak açığa alınmış ve kısa zaman önce de işine son verilmiştir. Yapı Kredi Bankası ve emsalleri, biz kardeş olduğumuzu yüksek sesle söylemeden, birbirimize destek olacağımızı gözlerine sokmadan yüksek kârlarının güvencesi olarak gördükleri yoğun emek sömürüsünden vazgeçmeyecektir. Çünkü bu çalışma koşulları karşısında hiçbir bedel ödememektedirler. Çalışanlara ödetilen bedel ise yasal güvencenin eksikliğinden ve işçi örgütlerinin güçsüzlüğünden dolayı görünmez kalmaktadır.

Biz çalışanların birlikte davranması, emek örgütlerine de görevlerini hatırlatacaktır. Sendika yönetimleri bugünkü çalışma düzenine cevap üretememekte, bu skandalların üzerine kararlılıkla gitmek konusunda aciz kalmaktadır. Eğer işçilere kulak vermeyeceklerse örgütlenmenin önünde engel oluştururlar. Bunun farkına varmakta gecikmektedirler. Sendikalar için artık eskisi gibi işçiyle patron arasında korunaklı bir şekilde durabilecekleri bir yer yoktur. Birinci önceliğimiz yalnızlığımızı, işçilerin tek başınalığını gidermektir.

Banka yönetimleri, Nadide Kısa’nın müdürü gibi yalnızca ortaya çıkan olaylarda kısmi cezalandırmayla bu skandalların yıkıcı etkisinden kurtulamaz. Sorun yapısaldır. Mobbing ve baskıyla performansını yükselten, Koç ailesinin gözüne girmeye çalışan yöneticiler, şimdi kendi uğradıkları haksızlıklar için Yapı Kredi Bankası’na dava açmaya, haklarını aramaya başlıyorlar. Banka, hukuk mücadelesine çok acemice ve telaşla karşılık veriyor. Kısa bir süre önce mobbing iddiasıyla arabulucuya giden bir çalışan işten çıkarıldı. Ancak görülmemiş bir iş bilmezlikle “arabulucuya gitmek”, yani hukuki hakkını kullanmak işten çıkarma gerekçesi olarak gösterildi! Yapı Kredi Bankası’nda iş barışı bozulmuştur. Banka yönetiminin modern görünümlü davudi sesi, çatışmalı iş ortamını yatıştıramaz. Biz çalışanlar artık yasal haklarımızı biliyoruz. Yasal olsun veya olmasın toplum gözünde ve kendi vicdanlarımızda meşru olan haklarımızın farkındayız. Dev işletmeleriniz, zengin aileleriniz, aramızdan kopardığınız işbirlikçi yöneticileriniz karşısında artık tek başımıza kalmayacağımızı, birbirimizin yalnızlığını muhakkak gidereceğimizi ilan ediyoruz.

Banka yönetimleri, işçilere ve topluma olan borçlarını eninde sonunda ödeyecektir.

ÇALIŞANLARIN TALEPLERİ: ARAŞTIRILMASINI VE AÇIKLAMA YAPILMASINI İSTEDİĞİMİZ BAZI KAYIPLAR VE OLAYLAR

Çalışanlar, isimlerini verdiğimiz arkadaşlarımızın vefatının çalışma koşullarıyla ilişkili olduğu iddiasıyla bu konuda ilgili kuruluşların ve banka yönetiminin açıklama yapmasını beklemektedir.

Nadide Kısa (43): Beyin kanaması, 5 Ekim 2017, İstanbul.

Esra Yenice Bayrambey (33): Beyin kanaması, 2 Ekim 2018, Erzurum.

Burcu Sel (26): Kanser, 23 Ekim 2018, İstanbul.

Şükrü Alpay Ergi: Kalp krizi, 30 Ekim 2018, İstanbul.

Şeyma Kurultak: Kalp krizi, 4 Kasım 2018, İzmir.

Basına yansımış aşağıdaki vakaların yanı sıra, çalışanların bize ilettiği ama henüz basına yansımamış ve sağlık sorunlarıyla el ele giden adaletsizliklere de adaletle son verilmesini bekliyoruz.

Bir çalışanın taşerondan kadroya geçirilmeyeceği tehdidiyle sağlık hizmetlerinden yararlanmasının engellenmesi, zincirleme olarak sağlık sorunları ve mobbingle karşılaşması ve işten çıkarılması:
https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiye/2018/11/07/saglam-girdigi-bankadan-yuzde-42-engelli-cikti/

Bir kadın çalışana süt izni verilmeyerek ve yanlış yönlendirilerek ayrımcılık yapılması:
https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiye/2018/11/16/banka-calisanina-bilgi-sizdirabilirsin-mobbingi/

Bunların yanı sıra, son işten çıkarmalar ve toplu işten çıkarma tehditleri de açıklamaya muhtaçtır. Özellikle adaletsiz işten çıkarma taktikleri ve istifaya zorlamalar terk edilmelidir. Koç Holding, çalışanını mutsuzlukla yönetmeyi bırakmalıdır.

Plaza Eylem Platformu

Yorum bırakın